Dr.Cengiz ALDEMİR
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Vakfı kurucusu ve Başkanlarından, Tarım Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı, Türk Veteriner Hekimleri Birliği 40.Dönem Merkez Konseyi Başkanlığı görevlerini yürütmüştür.
1954 yılında Muğla ili Milas ilçesinde doğdu. Babasının memuriyeti dolayısı ile ilkokul ve ortaokulu birkaç ili dolaşarak okudu. Liseyi Ankara‘da bitirdikten sonra 1975 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi‘ne girdi. Fakülteyi 1980 yılında bitirdi. Veteriner Hekim olarak ilk görevine, şimdi Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)’e bağlı olan Karacabey Harası‘nda başladı. Ardından sırası ile Çankırı, Erzincan ve Ankara‘da Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü‘nde çalıştı. Sakarya ve Bursa‘da idari görevlerde bulundu.
Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü‘nde çalışırken mikrobiyoloji ihtisasını ve Konya‘da farmakoloji doktorası çalışmalarını tamamladı.
1993-1995 yıllarında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı‘nda müşavirlik, müsteşar yardımcılığı ve müsteşar vekilliği görevlerini yürüttü.
Ağustos 2001 tarihinde emekli olan Dr. Cengiz Aldemir aynı zamanda Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunudur.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Vakfı kurucularından olan Dr. Cengiz Aldemir, 1997-1998 yılları arasında Türk Veteriner Hekimleri Birliği Vakfı Başkanlığı yapmıştır.
2002-2003 yıllarında 40. Dönem Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı yaptı.
Çeşitli gazete ve dergilerde birçok makalesi yayınlanan Aldemir’in “Milli Devlet ve Küreselleşme” kitabı 2010 ve “Üçüncü Yol Kültür Milliyetçiliği” kitabının ikinci baskısı da 2012’de yayınlandı. Cengiz Aldemir’in “Türk-İslam Aydınlanması” adlı kitabı Ekim 2014’te yayınlandı.
Büyük fikir ve dava adamı, Bayrağını, Vatanını, Milletini ve Mesleğini çok seven ve sevdiren Dr.Cengiz ALDEMİR
26 Ekim 2014 günü hakka yürümüştür.
Merhum Başkanımızın Kitaplarını Okumak için Kitap kapaklarının altında verilen, Kitapların adlarının yazılı olduğu çerçevelere tıklayınız:
Milli Devlet ve Küreselleşme Üçüncü Yol Kültür Milliyetçiliği Türk-İslam Aydınlanması
Kendiliğinden açılır sayfalı e-kitapları okumak için Kitapların adlarının yazılı olduğu çerçevelere tıklayınız:
Milli Devlet ve Küreselleşme Üçüncü Yol Kültür Milliyetçiliği Türk-İslam Aydınlanması
26 EKİM 2014 TARİHİNDE HAKKA YÜRÜYEN MERHUM CENGİZ ALDEMİR’İN VEFATININ SENE-İ DEVRİYESİ DOLAYISI İLE ÇOCUKLARI TARAFINDAN KALEME ALINAN YAZI
BABAM
Cengiz Aldemir, kısa sayılacak yaşamına çok dost sıkıştırmayı başardı. Bunu, hem de insanların gözlerine yaptığı iyilikleri sokarak değil, yaptığı fedakârlıklardan hiç bahsetmeden yaptı. Şimdilerde düşünüyoruz da, belki biz ailesine bıraktığı en önemli miras buydu.
Çoğu akranı gibi bu ülkenin zor günlerinden geçmişti. Heybesinde anlatacak o kadar çok yokluk, yoksulluk hikâyesi vardı. Ama çocuklarına bile sıklıkla bahsetmezdi o günlerden. Bu hayat yolunda nasıl başladığın değil nasıl bitirdiğin önemli dercesine.
Bilenler bilir, vatanını ve milletini çok severdi. Bazen ailesinden daha çok sevdiğini düşündürtecek kadar çok âşıktı vatanına. Çoğu âşk gibi tek taraflıydı bu sevda ama olsun yine de çok severdi. Dert edinirdi kendine bu ülkeyi, politikaları, politikacıları, yapılan yanlışları … Elden bir şey gelmeyeceğini bile bile inadına söylerdi doğrularını. O kadar ki evde televizyon başında açık oturum katılımcılarına bağrışlarını dün gibi hatırlarım. Kimseye müsamahası olmadığı için midir bilinmez hiç çekinmezdi. Bulunduğu ortama göre şekil değiştirmedi hiç, hep dik durdu her zaman ölünceye kadar dimdik.
Çok okurdu. Ama öyle tek taraflı değil. O solcu, bu sağcı, bu ortacı diye ayırmazdı yazarları, kitapları. Hepsini ayırt etmeksizin her bir kelimesine kadar okurdu. Sanki yakında bir sınava girecekmişçesine, ders çalışırmış gibi notlar alıp okurdu. Kitap aşığıydı demek yanlış olmaz yani. Çünkü, ölünce kendine ait bir tek kütüphaneler dolusu kitabı vardı. Başka da bir şey almamıştı kendine bir koca ömürde. Okurken kırmadan öğüt vermeyi de unutmazdı. Sık sık “Hep farklı kişileri oku yoksa devamlı okuduğun yazarın düşüncelerinin esiri olursun.” derdi.
Bildiklerini cömertçe paylaşırdı. Belki de bundan zevk almayı öğrenmişti yıllar boyunca. Cumartesi günü arkadaşlarıyla yaptığı mavraları meşhurdu. Emeklilik yıllarında tek hoşlandığı şeydi bu mavralar. Kim bilir belki de bir çeşit özlem gidermeydi arkadaşlarıyla. Çok önemliydi dava arkadaşları onun için. Zor günlerden geçerken canlarını birbirlerine emanet etmişlerdi. Kardeşten öteydi çoğu onun için, O da çoğu arkadaşı için. Benim çoğu zaman anlamakta zorlandığım bu bağdı, belki de ölümünden bu yana bizleri hiç yalnız bırakmamalarının sebebi.
Çok iyi bir aile babasıydı. Çok önemliydi aile onun için. Herkesin akşam yemeğinde beraber olmasını isterdi. Böylece ailesinin birliğini sağlayacağını düşünürdü ve haklıydı da. Ailecek birlikte bir şeyler yapmayı severdi. Bunun için fedakârlık yapması gerekirdi bazen ama yine de birlikte olmak isterdi ailesiyle.
Babasından çok şey öğrenir insan. Kişiliğini babasından gördüklerine göre şekillendirir. Ama en çok da onun yokluğunun ne kadar çok şeyi değiştirdiğini öğrenir. Yıllar geçtikçe özlem artacak, keşkeler çoğalacak, üzerine konuşacağımız konular birikecek ama umuyorum cennette görüşüp özlem gidereceğiz. Seni tekrar rahmetle ve minnetle anıyoruz.
ALDEMİR AİLESİ
Alttaki bağlantıya tıklayınız:
http://xn--tvetvakf-0kb.org.tr/cengiz-aldemiri-anma/
“HAZANDA KURUYAN DERYA; CENGİZ ALDEMİR’E”
Yavuz KOCA
Bu aralar hüznün doruklarındayız.
Arkadaşlarımız 2014’ün hazanında sararan yapraklara inat daha hızla kopmaya başladılar dallarından.
Arkalarında acılı evlatlar, dul eşler ve dostlar bırakarak,
Yıllardır birbirini görmeyen gönül kardeşlerini aynı safta bir araya getirip helallik alarak, Kesilen selam ve sabahların yenilenmesini, birbirini özleyen gözlerin kenetlenmesini sağlayarak,
26 Ekim 2014 günü Cengiz Aldemir beyefendiyi ebediyete yolcu ettik. Kabrine toprak atarken okuduğum dualar sonrası zihnimden ne geçti bilir misiniz? Daha on gün evvel, merhum Ali Güngör beyin Kocatepe camiinde kılınan cenaze namazına bozuk olan sağlığına rağmen katılan Cengiz ağabey, acaba çok kısa süre sonra burada bulunanların önemli bir kısmı benim cenazemde de bir araya gelecekler diye düşünmüş müdür? Acaba?
Bunu şunun için hatırlatma gereğini duydum. Kim bilir yarın hangimiz, gelecek ay hangimiz veya gelecek yıllarda hangimiz elveda diyeceğiz bu aleme aynı kıbleye yöneldiklerimizle, aynı ülküye baş koyduklarımızla yeterince vedalaşamadan?
Cengiz Bey kendisini birçok konuda iyi yetiştirmiş, dolu bir kişiydi. Bazı konularda o bir deryaydı, şimdi kuruyan derya. Bürokratlığı da iyiydi, arkadaşlığı ve dostluğu da iyiydi, her şeyden önce adamlığı iyiydi. Çok okurdu, okumakla kalmaz aktarırdı, aktarmakla kalmaz yazardı… Kendi ifadesiyle “Mavra” yapardı ki, onun mavraları imbikten süzülmüş bilgi demekti, stratejik okuma, perde arkasındakileri gösterme demekti.
Günümüzde âlem bozuldu, arkadaşlık hukuku öldü, bizim için çok önemli olan değer yargıları anlam değiştirdi ve hatta yitirdi. Küreselleşme denen silah çaktırmadan mitralyöz gibi tarıyor göy ekinleri ve eritiyor gönlümüze çocukluğumuzda düşen sevdaları.
Burada yazılanlar bazıları için bir anlam ifade etmeyebilir. Ama biz sadece camilerde cenaze namazı için saf tutarken veya kabre toprak atarken değil, her daim sevdamızı sürdürebilmeliyiz, ihanetin gölgesinde olsa bile…
İçimizde sancılar doğar, derin uykuya dalan ülküler uyanır ve kaybettiğimizi anladığımız gerçekler canımızı acıtır. Döner geriye bakarız, şairin dediği gibi “Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, / Birçok seneler geçti, dönen yok seferinden,” sözleri gerçek olmuş.
2011 yılının Eylülünde kaleme aldığım, “Ayağa Kalkmak Vakti” başlıklı yazımın sonunda merhum Cengiz Aldemir’in “Üçüncü Yol – Kültür Milliyetçiliği” adlı kitabını önermiştim okurlarıma. Türkiye dara düşmüş diyenlere, Türklüğün ayaklar altına alındığına inananlara, öz yurdunda kendisini garip olarak görenlere ve zorluktan nasıl çıkabiliriz sorusuna cevap arayanlara, bu vesileyle merhum Cengiz beyin kitabını okumalarını bir kez daha salık veririm. Dikkatlice okunursa orada üçüncü bir yolu, çıkış yolunu göreceklerdir.
Biz Hakka yürüyenlerimizin hatırına, bahanelerin ardına sığınmadan, değerlerimizin kıymetini hayattayken bilelim. Ki arkalarından dua okuduğumuzda vicdanlarımız daha müsterih olsun. Mevlana der ki; “Dostlarını daima vefa ile hatırla. Arayan sen ol, bulan sen. Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın, Hakk’a vefası olmaz.”
Cengiz Aldemir ve Ali Güngör beylere, yaratana uğurladığımız bütün gönül kardeşlerimize, ülkemizin birliği ve dirliği için görev yaptıkları yerlerde şehit edilen asker ve polisimize rahmet diliyorum.
Dua ve niyaz ile…